Cümle yolculara selâm ederim.
Dilerim yolları uğurlu olsun, aydınlık olsun.
Havalar günlük güneşlik,
Tuttukları altın olsun...
Bir gün, belli olmaz, bir bakarsın Turnam,
Şu kuru başımı alır ben de giderim...
Varıp Âşık İkramî'yi bulurum
-Gelmişleyin birkaç gece kalırım.
Onun sazı omuzunda,
Benim torba sırtımda
-Bir ay doğar Pasın'dan, Turnam
Bir ay doğar Pasın'dan, emmim kızı
Yüreciğim şak şak olur yolların arkasından
Bir ay doğar Pasın'dan,
Tepsi gibi m'olur, yâre mi benzer?
Bir ay doğar Pasın'dan ekmek gibi.
Çal İkramî, yürek bizim, yollar bizim, saz bizim
Şu dağlarda alaçiçek yaz bizim.
Boydan boya bu memleket bizim.
Yarın olur güneş düşer, dağlar kalkar doğrulur
Isıcacık gün içinde bir kahveyi tutarız.
Kamyon gelir yolcu iner,
Kamyon gider boşalır
Ortamızda Benli Döne, sarmaşdolaş yatarız...
Dile benden ne dilersen, serçe kuşu
Dile benden ne dilersen, telli Turnam
Dile benden ne dilersen, Alagözlüm
Parça parça yüreğimi önünüze koyayım.
Bu yol nere, Pasın'a mı, Toy'a mı
-Gül yanaklar üstündeki boya mı?
Yavri ceylân suya inmiş dolanır
Melil mahzun sevdiğini aranır.
-Kekliğimi doyurdular...
. . . . . . .
Aman anem ben öleyim...
Cümle yolculara dua ederim.
Nasipleri bol olsun, dilekleri tutsun
Zile'den geçsin yolları, Sivas'tan geçsin
Pembeden, beyazdan geçsin..
Askerlere mektup götürsünler
Cümlesine selâm sabah iletsinler,
Az gitsinler, uz gitsinler
Sağlıcakla yurtlarına dönsünler..
Bir ay doğar Pasın'dan, Bekir efendinin kızı
Bir ay doğar gümüş gibi, bal gibi
haydi Turnam, canım Turnam, yar turnam
Az sazını garipçecik destine,
Bir türkü çal, yol üstünde, gurbet üstüne...
11 Mart 2011 Cuma
9 Mart 2011 Çarşamba
...SE TURNAM
Tekmil hatıralarımı bağışlayabilirim
Rüzgârların ötesinde herkesçe yaşanmış,
Bir duvar, bir çocuk, bir kız, bir sevda
Bir ölüm geceler boyunca tekrarlanmış.
Issız yollardan bir dönüş gerisin geri
Havasız bir fanusta kalmışım sırtüstü
Bütün gerçeklerine inat Newton'un...
Bilinmemiş bir yıldızın ilk yolcusuyum
Kuşlar göklerimizde kanunla uçacaksa..
Ben gönlümü yollar için saklıyorum
Beni kızoğlan kız maceralara götürecek
Bir kurşuni perdeden yağmurlara bakıp ağlasam
Bir kara insan, bir kara sevda; bir kapkara çiçek
Ellerim deniz mavisinde şeffaf
Bakteriler gelir geçer karanlık damarlarımdan
Bir musluk açılmış, bir tuzlu su dolmuş gözlerime.
Bana ne, bir seher vakti Aladağ üzerinden
Cenuba dizi dizi turnalar geçecekse..
Âlemde neyim var gözlerimden gayrı
Her yolun, her menzilin sevdalısıyım.
Bir kuş, bir bıçak, bir balık dipdiri
Dünyanın sonundan yüzyıllar evvel
Ben bir garip insan bıkmış, usanmış.
Varsın şarkısız kalsın ömrümce dudaklarım
Suyunu hep aynı çeşmeden içecekse..
Rüzgârların ötesinde herkesçe yaşanmış,
Bir duvar, bir çocuk, bir kız, bir sevda
Bir ölüm geceler boyunca tekrarlanmış.
Issız yollardan bir dönüş gerisin geri
Havasız bir fanusta kalmışım sırtüstü
Bütün gerçeklerine inat Newton'un...
Bilinmemiş bir yıldızın ilk yolcusuyum
Kuşlar göklerimizde kanunla uçacaksa..
Ben gönlümü yollar için saklıyorum
Beni kızoğlan kız maceralara götürecek
Bir kurşuni perdeden yağmurlara bakıp ağlasam
Bir kara insan, bir kara sevda; bir kapkara çiçek
Ellerim deniz mavisinde şeffaf
Bakteriler gelir geçer karanlık damarlarımdan
Bir musluk açılmış, bir tuzlu su dolmuş gözlerime.
Bana ne, bir seher vakti Aladağ üzerinden
Cenuba dizi dizi turnalar geçecekse..
Âlemde neyim var gözlerimden gayrı
Her yolun, her menzilin sevdalısıyım.
Bir kuş, bir bıçak, bir balık dipdiri
Dünyanın sonundan yüzyıllar evvel
Ben bir garip insan bıkmış, usanmış.
Varsın şarkısız kalsın ömrümce dudaklarım
Suyunu hep aynı çeşmeden içecekse..
5 Şubat 2011 Cumartesi
TURNAM, BİR DEVİR ÇALSAK FELEKTEN
Dilerim ki, Tanrıdan yurdumun
Cümle çiçekleri açsın, kırmızı, mavi.
Yeşermedik yer kalmasın,
Kuru ağaç kalmasın.
Cennet misali...
Turnam, ben fakir bir insanım
Hani, yurdu kahveler, hanlar olanlardan.
Sürülüp çıkarılmış gün boyunca
Alaca hatıralardan..
Bir şey değil benim unutulmuşluğum
Ben gün gördüm vaktile yeterince.
Tut ki Vanlıyım, yahut Muşluyum
Kaderimi vurmuş sırtıma, düşmüşüm yola
Tenha kasabalardan..
Tekmil memleketim avuçlarımda
İşta Madenli, işte Yolüstü, işte Söğütlükızık
Emrahın, Karacaoğlanın âşık gezdiği yerler
Yazık Turnam, körolayım yazık.
Bu memleket bir dilim ekmek, boylu boyunca
Yemekle doyulmaz.
Bu söğüt, Hörünün bilekleri.
Bunlar topuk sesleri Şahsenemin
Bu Köroğlununki işe, mavili kız
Bu memleket kavlı çakmak, sarma cigara
Bir rüzgâr, bir yaylâ gecesi, yıldız yıldız..
Yusufun Zülayhası vardı Turnam, bilirsin
Yanık Keremin Aslısı.
Benim de günlerimde, gecelerimde
Bekir Efendinin kızı.
İsterim eşle, dostla, yâranla,
Aydınlık günlerde, masallarla, yürekten.
Kerem Aslısile, Mahmut Elifile, zavallı
Ben ortanca kızıyle Bekir Efendi merhumun
Cümle âlem sevdiğiyle, kaygısız ve şen
Turnam, bir devir çalsak felekten...
Cümle çiçekleri açsın, kırmızı, mavi.
Yeşermedik yer kalmasın,
Kuru ağaç kalmasın.
Cennet misali...
Turnam, ben fakir bir insanım
Hani, yurdu kahveler, hanlar olanlardan.
Sürülüp çıkarılmış gün boyunca
Alaca hatıralardan..
Bir şey değil benim unutulmuşluğum
Ben gün gördüm vaktile yeterince.
Tut ki Vanlıyım, yahut Muşluyum
Kaderimi vurmuş sırtıma, düşmüşüm yola
Tenha kasabalardan..
Tekmil memleketim avuçlarımda
İşta Madenli, işte Yolüstü, işte Söğütlükızık
Emrahın, Karacaoğlanın âşık gezdiği yerler
Yazık Turnam, körolayım yazık.
Bu memleket bir dilim ekmek, boylu boyunca
Yemekle doyulmaz.
Bu söğüt, Hörünün bilekleri.
Bunlar topuk sesleri Şahsenemin
Bu Köroğlununki işe, mavili kız
Bu memleket kavlı çakmak, sarma cigara
Bir rüzgâr, bir yaylâ gecesi, yıldız yıldız..
Yusufun Zülayhası vardı Turnam, bilirsin
Yanık Keremin Aslısı.
Benim de günlerimde, gecelerimde
Bekir Efendinin kızı.
İsterim eşle, dostla, yâranla,
Aydınlık günlerde, masallarla, yürekten.
Kerem Aslısile, Mahmut Elifile, zavallı
Ben ortanca kızıyle Bekir Efendi merhumun
Cümle âlem sevdiğiyle, kaygısız ve şen
Turnam, bir devir çalsak felekten...
2 Şubat 2011 Çarşamba
BİR SESSİZ GECEDEN TURNAM...
Bir gün bir uyanıvermişim ki Turnam uykudan
Demirkazık sol yanımda, Dübbü Ekber karşımda
Lâcivert denizlerin ötesinde tekmil yıldızlar.
Bir gün bir uyanıvermişim uykudan,
Geçmiş, gelecek cümle rüyalar içimde.
Selâm sana Turgut Uyar, selâm sana Demirkazık
Hep iyi niyetlerle daim olasınız dilerim.
Saçlarım bir kutuptan öbürüne dek uzamış
Hanya'dan, Konya'dan, dünyadan geçmiş
Kitap olmuş yazılmış, kervan olmuş düzülmüş
Başlamış zari zari yaş dökmeye ellerim...
Mestolmuşum hür dünyasında düşüncelerin.
Demirkazık sol yanımda, Dübbü Ekber karşımda
Lâcivert denizlerin ötesinde tekmil yıldızlar.
Bir gün bir uyanıvermişim uykudan,
Geçmiş, gelecek cümle rüyalar içimde.
Selâm sana Turgut Uyar, selâm sana Demirkazık
Hep iyi niyetlerle daim olasınız dilerim.
Saçlarım bir kutuptan öbürüne dek uzamış
Hanya'dan, Konya'dan, dünyadan geçmiş
Kitap olmuş yazılmış, kervan olmuş düzülmüş
Başlamış zari zari yaş dökmeye ellerim...
Mestolmuşum hür dünyasında düşüncelerin.
-Hür dünyasında düşüncelerin-
Bir ses tutmuş maşrıkla mağrup arasını.
Horoz ötmüş, kavga gitmiş, buzlar çözülmüş
Yeni bir devir başlamış, bitkilerden, ölülerden
Bir kelimesiz diyarda kalıvermişim...
. . . . . . .
Sen olsan ne yapardın Turnam
Bir sandala atlamış denize açılmışsın
Yanında ne pusula, ne aş, ne azık
İşte karşında Dübbü Ekber, solunda Demirkazık
Salkımsaçak bulutlar, delibozuk dalgalar.
Bütün rahatlıkları sahilde bırakmışsın
Mor rüyalar asmalarda, pembeleri yatakta
Yola düşüp Huu demişsin, Huu işitmişsin
Arap boyu, çavdar boyu, minare boyu değil
Tut ki gecelerce mısralar boyu gitmişsin..
Bir tuzlu sahile "Ben Robenson'um" deyip
Kemali azametle kadem basmışsın.
Kumlarda ayağının çaylak çatlak izleri
Garip garip ses verirmiş attığın her adım,
Söyle Turnam, insan olsun, köpek, karınca olsun
Bir dost aramaz mısın?..
Yürümüşün akşam olmuş tâbü tüvan kalmamış
Boy vermeye başlamışlar yıldızlar kadir kadir.
Issız sessiz bir bozkır, manasız çimen çiçek
Düşün, şimdi yanında - konuşmasanız bile -
Düşük omuzları, adım sesleri, saçları ile bir insan
Ne denlû ısınırdı yüreciğin kimbilir?..
Okşamakk geçerdi içinden parmaklarını,
Nefes alışını dinlemek uzun uzun.
Sonra, meselâ: - Ahmet demek, Ne var, demesi. -
Bozkır karangu, yol uyanık, yıldızlar uzak
Ahmet demek, Mehmet demek, kardeşim canım demek
Bir muhabbet ki sıcaklığına benzer yazın
Ve cümle kanunlara kafa tutmak.
Bu böyle devam edip gitmelidir Turnam,
Bütün yaratılmışlara selâm salmalı, selâm almalı
İyi günlerden, kötü yıllardan, baharlardan
Gecelerin peşinde kaybolmuş diyarlardan..
Ah! Şimdi şu sessiz gecemde bana:
-Turgut, kalk gidelim.- diyen bir dost olmalı...
Horoz ötmüş, kavga gitmiş, buzlar çözülmüş
Yeni bir devir başlamış, bitkilerden, ölülerden
Bir kelimesiz diyarda kalıvermişim...
. . . . . . .
Sen olsan ne yapardın Turnam
Bir sandala atlamış denize açılmışsın
Yanında ne pusula, ne aş, ne azık
İşte karşında Dübbü Ekber, solunda Demirkazık
Salkımsaçak bulutlar, delibozuk dalgalar.
Bütün rahatlıkları sahilde bırakmışsın
Mor rüyalar asmalarda, pembeleri yatakta
Yola düşüp Huu demişsin, Huu işitmişsin
Arap boyu, çavdar boyu, minare boyu değil
Tut ki gecelerce mısralar boyu gitmişsin..
Bir tuzlu sahile "Ben Robenson'um" deyip
Kemali azametle kadem basmışsın.
Kumlarda ayağının çaylak çatlak izleri
Garip garip ses verirmiş attığın her adım,
Söyle Turnam, insan olsun, köpek, karınca olsun
Bir dost aramaz mısın?..
Yürümüşün akşam olmuş tâbü tüvan kalmamış
Boy vermeye başlamışlar yıldızlar kadir kadir.
Issız sessiz bir bozkır, manasız çimen çiçek
Düşün, şimdi yanında - konuşmasanız bile -
Düşük omuzları, adım sesleri, saçları ile bir insan
Ne denlû ısınırdı yüreciğin kimbilir?..
Okşamakk geçerdi içinden parmaklarını,
Nefes alışını dinlemek uzun uzun.
Sonra, meselâ: - Ahmet demek, Ne var, demesi. -
Bozkır karangu, yol uyanık, yıldızlar uzak
Ahmet demek, Mehmet demek, kardeşim canım demek
Bir muhabbet ki sıcaklığına benzer yazın
Ve cümle kanunlara kafa tutmak.
Bu böyle devam edip gitmelidir Turnam,
Bütün yaratılmışlara selâm salmalı, selâm almalı
İyi günlerden, kötü yıllardan, baharlardan
Gecelerin peşinde kaybolmuş diyarlardan..
Ah! Şimdi şu sessiz gecemde bana:
-Turgut, kalk gidelim.- diyen bir dost olmalı...
27 Ocak 2011 Perşembe
TURNAM, BİR GÜN BIRAKMIYACAĞIM...
Güz geldi mi göçüp gidiyorsun buralardan
Mahzın kalıyor kalbim ve gözlerim..
Sen sevgileri ve yolları hatrlatıyorsun bana
Turnam, bir gün bırakmıyacağım peşini,
Ömrüm oldukça ardından geleceğim..
Bir yamalı yelkenden sular damlıyacak,
Veya gemici şarkıları söyliyeceğim bir şilepte.
Merhaba rüzgâr diyeceğim, merhaba maden kömürü
Verin elinizi, kahve kokulu sahillere.
Turnam, bir gün bırakmıyacağım peşini,
Cümle sevgilere, tekrar buluşmak üzre, veda.
Ormanlar, deniz çiçekleri, yunuslar
Vatanım tuz biber gibi kalbimde ama
Bu sevda başka sevda..
Hiçbir zaman dertsiz kalmadı gönlüm
Bir çift gözden, bir yapraktan, bir kuştan.
Daima daha taze, daima yeni baştan
Turnam bir gün bırakmıyacağım peşini,
Sen nereye, ben oraya, adım adım
İnsan sevdiyçe iyileşiyor artık anladım..
Bilmem nerelere gidersin gönlünce
Hangi medar şehrine, bir akşam vakti.
Gürültülü sokaklar, evler, iri kuşlar
Çıplak kadınlar arpa döver taş havanlarda
Bir pencereden ansızın bir hazin şarkı başlar...
Bir basık meyhanedir köşedeki, kemerli
Yol boyunca keşkül uzatır sıska çocuklar.
Trahomlu ve sıtmalı bir viski içerim
Sahilde zencefil yüklü gemiler uyuklar..
Ne denmişse yalan hayat için,
İşte o, yaşandığı gibi sokaklarda.
Cümle geçmişimi aziz bileceğim
Turnam bir gün bırakmıyacağım seni
Yaşamak ve sevmek için ardarda,
Ömrüm oldukça peşinden geleceğim...
Mahzın kalıyor kalbim ve gözlerim..
Sen sevgileri ve yolları hatrlatıyorsun bana
Turnam, bir gün bırakmıyacağım peşini,
Ömrüm oldukça ardından geleceğim..
Bir yamalı yelkenden sular damlıyacak,
Veya gemici şarkıları söyliyeceğim bir şilepte.
Merhaba rüzgâr diyeceğim, merhaba maden kömürü
Verin elinizi, kahve kokulu sahillere.
Turnam, bir gün bırakmıyacağım peşini,
Cümle sevgilere, tekrar buluşmak üzre, veda.
Ormanlar, deniz çiçekleri, yunuslar
Vatanım tuz biber gibi kalbimde ama
Bu sevda başka sevda..
Hiçbir zaman dertsiz kalmadı gönlüm
Bir çift gözden, bir yapraktan, bir kuştan.
Daima daha taze, daima yeni baştan
Turnam bir gün bırakmıyacağım peşini,
Sen nereye, ben oraya, adım adım
İnsan sevdiyçe iyileşiyor artık anladım..
Bilmem nerelere gidersin gönlünce
Hangi medar şehrine, bir akşam vakti.
Gürültülü sokaklar, evler, iri kuşlar
Çıplak kadınlar arpa döver taş havanlarda
Bir pencereden ansızın bir hazin şarkı başlar...
Bir basık meyhanedir köşedeki, kemerli
Yol boyunca keşkül uzatır sıska çocuklar.
Trahomlu ve sıtmalı bir viski içerim
Sahilde zencefil yüklü gemiler uyuklar..
Ne denmişse yalan hayat için,
İşte o, yaşandığı gibi sokaklarda.
Cümle geçmişimi aziz bileceğim
Turnam bir gün bırakmıyacağım seni
Yaşamak ve sevmek için ardarda,
Ömrüm oldukça peşinden geleceğim...
22 Ocak 2011 Cumartesi
TURNAM SENİNLE
Bir rüzgâra kapıldım da dolandım durdum
Ankaranın İstanbulun dışında.
Mecnun gibi mi dersiniz, Kerem gibi mi
Bir telli, turnanın peşinde?
Anam turnam telin, teleğin olayım
Yollarda koma beni.
Derdinmişim gibi taşı, palazınmışım gibi
Anam turnam telin, teleğin olayım...
Bir çalı dibinde, bir dağ başında
Öğlen uykularına varayım.
Turnam benim, canım turnam, hanım turnam
Bilirsin ben garibim, fukarayım...
Eksilmesin üstümden gölgen, rüzgârın
O günler içim alav alav yanıyordu.
Biz Sakaltutandan inerken sabağnan
Kars yeni yeni uyanıyordu...
Neresi olursa olsun, eyvallah
Şu gözün alabildiğine bizim memleket, turnam
Yol var - Dağdevirene artık tesviyei türabiyede
İkibuçuk kağıda Pasinler, yallah..
Pasinlerde Ali Efendinin hanında
Bir uyku çektim doyasıya.
Hasırın üstünde, öyle rahat, kaygısız
Gölebertli Mustafanın yanında..
Otursam da sabahlara kadar ağlasam
Yollar geçiyor içimden yollar, uzak yakın
Ah, doyamadım daha, doyamadım doyamadım
Aman turnam, aman bu düş olmasın sakın..
Ben neye sevdalıyım böyle, bilmem
Binlerle yıldız kayıyor kanımda.
Şöyle dolaşmak, yıllarca, yüzyıllarca
Hür, yayan yıpıldak vatanımda..
Aman turnam telin teleğin olayım
Beni kaçır, beni götür bırakma.
Kars olsun, Sivas olsun, Edirne olsun
Gözüm yok hiçbir şeyin yeşilinde, ağında
Beni taşı, bitin olayım, kölen olayım
Bir arpa tanesi gibi kursağında...
Ankaranın İstanbulun dışında.
Mecnun gibi mi dersiniz, Kerem gibi mi
Bir telli, turnanın peşinde?
Anam turnam telin, teleğin olayım
Yollarda koma beni.
Derdinmişim gibi taşı, palazınmışım gibi
Anam turnam telin, teleğin olayım...
Bir çalı dibinde, bir dağ başında
Öğlen uykularına varayım.
Turnam benim, canım turnam, hanım turnam
Bilirsin ben garibim, fukarayım...
Eksilmesin üstümden gölgen, rüzgârın
O günler içim alav alav yanıyordu.
Biz Sakaltutandan inerken sabağnan
Kars yeni yeni uyanıyordu...
Neresi olursa olsun, eyvallah
Şu gözün alabildiğine bizim memleket, turnam
Yol var - Dağdevirene artık tesviyei türabiyede
İkibuçuk kağıda Pasinler, yallah..
Pasinlerde Ali Efendinin hanında
Bir uyku çektim doyasıya.
Hasırın üstünde, öyle rahat, kaygısız
Gölebertli Mustafanın yanında..
Otursam da sabahlara kadar ağlasam
Yollar geçiyor içimden yollar, uzak yakın
Ah, doyamadım daha, doyamadım doyamadım
Aman turnam, aman bu düş olmasın sakın..
Ben neye sevdalıyım böyle, bilmem
Binlerle yıldız kayıyor kanımda.
Şöyle dolaşmak, yıllarca, yüzyıllarca
Hür, yayan yıpıldak vatanımda..
Aman turnam telin teleğin olayım
Beni kaçır, beni götür bırakma.
Kars olsun, Sivas olsun, Edirne olsun
Gözüm yok hiçbir şeyin yeşilinde, ağında
Beni taşı, bitin olayım, kölen olayım
Bir arpa tanesi gibi kursağında...
21 Ocak 2011 Cuma
O KÖY YİNE KENDİ RÜYASINDADIR
Heybetli Arsiyan dağlarında bir gün
Atım yoruldu, ben yoruldum.
Şimşekli, fırtınalı bir ikindi
Çektim atın dizginlerini, yağmurlar içinde
Banarhev köyünde indim..
Muhtarın odasında bir ben, iki yabancı
Birbirimizi yıllardır tanırcasına
Kurunduk, çay içtik, muhabbet ettik
Kurtlar, kuşlar ve bulutlardan uzakta
İnsan olduğuma gizli gizli
Bir sevindim bir sevindim..
Kadın lâfı geçti mi söz arasında
Bir tuhaf oluyordum.
Karanlıklar içinden inanmazsınız
Uzak uzak sesler duyuyordum.
Girdim yatağa, çektim yorganı
Banarhev köyünde, muhtarın odasında
Düşlerimin ve insanların yanıbaşında
Sabahlara kadar uyudum..
Oranın sıcaklığı havasındadır.
Ben gidince bir şey değişmedi biliyorum.
Şad olsunlar hepsi suları alabalıkları ile.
.......
O köy yine kendi rüyasındadır.
Atım yoruldu, ben yoruldum.
Şimşekli, fırtınalı bir ikindi
Çektim atın dizginlerini, yağmurlar içinde
Banarhev köyünde indim..
Muhtarın odasında bir ben, iki yabancı
Birbirimizi yıllardır tanırcasına
Kurunduk, çay içtik, muhabbet ettik
Kurtlar, kuşlar ve bulutlardan uzakta
İnsan olduğuma gizli gizli
Bir sevindim bir sevindim..
Kadın lâfı geçti mi söz arasında
Bir tuhaf oluyordum.
Karanlıklar içinden inanmazsınız
Uzak uzak sesler duyuyordum.
Girdim yatağa, çektim yorganı
Banarhev köyünde, muhtarın odasında
Düşlerimin ve insanların yanıbaşında
Sabahlara kadar uyudum..
Oranın sıcaklığı havasındadır.
Ben gidince bir şey değişmedi biliyorum.
Şad olsunlar hepsi suları alabalıkları ile.
.......
O köy yine kendi rüyasındadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)